Bildiri Konusu:Okul Öncesi Dönemde Anne-Baba Eğitimi


Erken Çocukluk Döneminde Çocuğu Olan Kadınların Anneliği Kavrayış Biçimleri ve Öğrenme Deneyimleri: Daha Eşitlikçi Bir Ebeveyn Eğitimi İçin Çıkarımlar
Anneliğin çocukların esenliği üzerindeki etkilerini araştıran pek çok çalışma mevcutsa da anneliğin kadınlar tarafından nasıl oluşturulduğu ve hayata geçirildiği çok daha az araştırılmaktadır. Anne olma sürecinin sürekli öğrenme ve yeniden öğrenme deneyimlerinden oluştuğu ve bu deneyimlerin hem kişisel hem sosyo-kültürel olarak, hem de çocuklarla kurulan karşılıklı ilişki yoluyla şekillendiği görülmektedir. Bu noktadan hareketle tek bir annelik anlayışı ve uygulaması yoksa, annelik toplum tarafından şekillendirilen, karşılığında toplumu şekillendiren ideolojik bir kurum ise; anneliğin doğal ve evrensel bir süreç olduğu yönündeki ataerkil söylemi sorgulamak için anne olma sürecindeki farklılıkları, bu süreçlerin kadını nasıl ve ne şekilde dönüştürdüğünü, farklı anneliklerin nasıl öğrenildiğini ve inşa edildiğini incelemek gerekiyor.

Bu çalışmanın amacı, kadınların anne olma olgusunu farklı deneyimleme yollarını, “anne olmaya dair kavrayış biçimleri” ve “anne olmaya ilişkin öğrenme deneyimlerini yansıtma biçimleri” olmak üzere iki boyutta ortaya koymak ve bu bağlamda, üstte adı geçen iki boyuta dair varyasyonları araştırmaktır. Bu amaçla nitel bir araştırma metodolojisi olan ve insanların aynı olguyu farklı şekillerde kavrayış ve deneyimleme yollarını ortaya çıkarıp, tanımlamayı hedefleyen fenomenografi yaklaşımı kullanılmıştır.

Araştırmanın verileri, farklı yaş, eğitim düzeyi, çalışma durumu ve çocuk sayısı özelliklerine sahip, en küçüğü iki yaşında olacak şekilde, en az bir tane 2-6 yaş arasında çocuğu olan ve çocuğun babasıyla aynı hanede yaşayan 20 kadınla yapılan, ve görüşme süresi ortalaması 51 dakika olan yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla toplanmıştır ve toplanan veriler fenomenografik analiz aşamaları takip edilerek analiz edilmiştir.

Araştırmanın bulgularını özetlersek; anne olmaya dair kavrayış biçimleriyle ilgili olarak beş tanımlayıcı kategori keşfedilmiştir. Anne olmak; a) yaşam boyu süren, aşamalı, karşılıklı ve kişiye özgü olarak ifade edilmiş olan “çok yönlü bir süreç”, b) yeni sorumluluklar, öncelikler ve gündelik hayat pratikleriyle “hayatı değiştiren bir deneyim”, c) psikolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve benzeri “zorluklarla mücadele”, d) annelikle özdeşleştirilmiş olan ve sosyo kültürel bağlamın yansımalarını taşıyan “bir dizi belirli duygu ve kişisel özellik”, e) “başkalarıyla dinamik bir etkileşim” olarak ifade edilmektedir. Başkalarıyla dinamik bir etkileşim kategorisi, “geniş aile ile etkileşim” ve “toplumun geneli ile etkileşim” olarak iki ayrı alt kategoriden oluşmaktadır.

Öte yandan, kadınların anne olarak öğrenme deneyimlerini yansıtma biçimlerine ait bulgular; a) “ebeveynlik bilgi ve becerilerinin edinilmesi”, b) “ebeveynlik bilgi ve becerilerinin yapılandırılması”, c) kişisel tutum ve özelliklerdeki dönüşüm ile annelik kavramına bakış ve yaklaşımdaki dönüşümü içeren ”kendini dönüştürme (transformation of self)” olmak üzere üç tanımlayıcı kategori altında sunulmuştur. Ebeveynlik bilgi ve becerilerinin edinilmesi kategorisi, “diğer anneler aracılığıyla” ve “uzmanlar aracılığıyla” olmak üzere iki alt kategoriden; ebeveynlik bilgi ve becerilerinin yapılandırılması kategorisi ise “kişisel deneyim”, “çocuklarla karşılıklı bir etkileşim süreci” ve kadınların kendi çocuklukları ve annelerine dair, önceki çocuk bakımı ve ebeveynlik deneyimlerine dair öz-yansıtma (self-reflection) aracılığıyla “önceki deneyimlerden faydalanma” şeklinde üç alt kategoriden oluşmaktadır.

Annelik, bu olgunun gerçek öznelerine ait deneyimlerin ve ifadelerin son derece göz ardı edildiği ve çoğu zaman bu öznelerin “adına” konuşulan bir alan olduğundan, bu çalışmada, kadınların, kendilerine, çocuklarına, eşlerine, geniş ailelerine, toplumun geneline ve sosyo-kültürel bağlama göre farklılık göstermekte olan anneliği deneyimleme, anlamlandırma ve uygulama biçimlerinin mümkün olduğunca kendi ifade ettikleri haliyle sunulması ve seslerinin kolektif bir şekilde duyurulma çabası önem taşımaktadır.

Bulguları feminist bir perspektifle ele aldığımızda ve yorumladığımızda da daha eşitlikçi ve özgürlükçü toplumsal cinsiyet rollerinin benimsendiği, katılımcıların farklılıklarına, ihtiyaçlarına ve koşullarına duyarlı ve saygılı bir bakış açısıyla tasarlanan ve uygulanan alternatif ebeveyn eğitim programlarına ve çeşitli birlikte ve birbirinden öğrenme ortamlarına ihtiyaç olduğu sonucuna varabiliriz. Ayrıca birlikte ebeveynlik (co-parenting) kavramı bağlamında düşünüldüğünde, baba olan erkeklerin ebeveynlik ve ev işi süreçlerine ne ölçüde ve nasıl katıldığı ve katılmaları gerektiği konularının da ilgili yetişkin eğitimi çalışmalarında kapsanması ve anne-babaların hem ayrı ayrı hem de bir arada katılabilecekleri programların oluşturulması; kadınların “anne” kimliklerinin ötesinde kendilerini sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan gerçekleştirmelerinin ve “iyi” çocuk yetiştirmenin aynı anda mümkün olabileceği pratiklerin ortaya konulması, tartışılması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Böylece, cinsiyetçi olmayan çocuk yetiştirme uygulamaları ve toplumsal cinsiyet rolleri açısından daha eşitlikçi bir yaşam için toplumda değişim potansiyelinin artabileceğini söylemek hatalı olmayacaktır.

Anahtar Kelimeler: fenomenografi, annelik, ebeveyn, anne baba eğitimi, yetişkin eğitimi

Conceptions on Becoming Mother and Learning Experiences of Women Who Have Children in Early Childhood: Implications for a More Egalitarian Parent Education
While there are many studies investigating the effects of motherhood on children's well-being, much less research is done on how motherhood is created and implemented by women. It is seen that the process of becoming a mother consists of continuous learning and re-learning experiences, and these experiences are shaped both personally and socio-culturally and through mutual relations with children. From this point of view, if there is no single understanding and practice of motherhood, if motherhood is an ideological institution that is shaped by the society and in turn shapes the society; it is necessary to examine the differences in the process of becoming a mother, how and how these processes transform women, how different motherhoods are learned and constructed so as to question the patriarchal discourse that motherhood is a natural and universal process.

The aim of this study is to reveal the different ways in which women experience the phenomenon of becoming mother in two dimensions: "the way they conceive becoming mother" and "the way they reflect their learning experiences about becoming mother", and to investigate the variations in the two dimensions mentioned above. For this purpose, the phenomenography approach, which is a qualitative research methodology and aims to reveal and describe the different ways people understand and experience the same phenomenon, was used.

The data of the research were collected through semi-structured interviews with 20 women with different age, education level, employment status and number of children, who had at least one child between the ages of 2-6, the youngest being two years old, and who lived in the same household with the child's father. The average interview duration was 51 minutes. The collected data were analyzed by following the steps of phenomenographic analysis.

As the findings of the research; five descriptive categories were explored regarding conception on becoming mother. To be a mother was described as a) a life-long, gradual, reciprocal and unique “multifaceted process”, b)“ a life-changing experience” with new responsibilities, priorities and daily life practices, c) “a struggle with diverse difficulties” like psychological, physical, social, economic and so on, d) "a set of particular personal traits and felings” that are associated with motherhood and reflect the socio-cultural context, e) "a dynamic interaction with others". Last category consists of two sub-categories as “interaction with extended family” and “interaction with larger society”.

On the other hand, findings regarding how women reflect their learning experiences as mothers were presented as a) "acquisition of parental knowledge and skills", b) "construction of parental knowledge and skills", c) “transformation of self” which includes the transformation in personal attitudes and characteristics, and the transformation in women’s conception of motherhood. The category of acquisition of parental knowledge and skills consists of two sub-categories as “through other mothers” and “through experts”; the category of construction of parental knowledge and skills consists of three categories as “personal experience”, “a reciprocal process with children” and “making use of former experiences” through self-reflection about women’s own childhood and their mothers, previous child care and parenting experiences.

Since motherhood is a space where the experiences and expressions of the real subjects of this phenomenon are extremely ignored and are often spoken "on behalf of" these subjects, it is important in this study that there was an effort to present the ways women experience, interpret and practice motherhood as they express it, and to try to make their voices heard collectively.

When we consider and interpret the findings from a feminist perspective, we can conclude that there is a need for planning and provision of alternative parent training programs and co-learning environments which are sensitive and respectful to diversity, needs and conditions of the participants, and which embrace a more egalitarian and emancipatory perspective regarding gender roles. In addition, when considered in the context of the concept of co-parenting, the issues of how and to what extent men who are fathers participate and should participate in the parenting and housework processes should be included in relevant adult education studies, and parent education programs should be created in which parents can participate both separately and together. It is also necessary to introduce, discuss and disseminate practices that enable women to realize themselves socially, economically and culturally beyond their "mother" identities and raise their children well at the same time. Thus, it would not be wrong to say that the potential for change in society may increase for a more egalitarian life in terms of non-sexist child-rearing practices and gender roles.

Keywords: phenomenography, motherhood, parent, parent education, adult education