Bildiri Konusu:Çocuk Hakları
Ebeveynlerin Çocuk Cinsel İstismarcılarına Yönelik Bilgi Ve Farkındalıkları
Cinsel istismar, çocuğun tam olarak anlamlandıramadığı, gelişimine uygun olmayan cinsel eylemlerin içine itilmesidir. Cinsel istismar çocuğu derinden örseler ve etkisi kalıcıdır. Cinsel istismarcılar yabancı yerlerden daha çok çocuğun günlük yaşantısında temas içinde olduğu yerlerde çocuğa yaklaşmaktadır. Ebeveynlerin çocuk cinsel istismarcılarının özelliklerinin bilmesi, çocukları istismardan korumak için önemli bir faktördür. Bu çalışmada 0-8 yaş arasında çocuğu olan ebeveynlerin çocuk cinsel istismarcılarına yönelik farkındalıklarını araştırmak amaçlanmıştır. Çalışma karma desen türlerinden olan açıklayıcı sıralı desen kullanılarak tasarlanmıştır. Çalışmada nicel araştırma türlerinden tarama modeli ve nitel araştırma türlerinden açıklayıcı durum çalışması kullanılmıştır. Nicel araştırma grubunun seçiminde kolay ulaşılabilir örnekleme, nitel araştırma grubunun seçiminde ise kartopu örnekleme kullanılmıştır. Bu doğrultuda nicel çalışma grubunu 0-8 yaş arasında çocuğu olan 258 ebeveyn, nitel çalışma grubunu 26 ebeveyn ve Çocuk İzleme Merkezi’nde sosyal çalışmacı olarak görev yapan bir kişi oluşturmaktadır. Nicel verilerin toplanmasında Gönültaş ve Sarıçam (2021) tarafından geliştirilen “Çocuk Cinsel İstismarcılarına Yönelik Bilgi ve Farkındalık Ölçeği (ÇCİBFÖ)” kullanılmıştır. Nitel verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından geliştirilen “Ebeveynler için Çocuk İstismarcılarına İlişkin Bilgi ve Farkındalıklarına Yönelik Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” ve “Çocuk İzleme Merkezinde Görev Yapan Sosyal Çalışmacılara Yönelik Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” kullanılarak görüşme tekniği ile veriler toplanmıştır. Nicel verilerin analizinde SPSS 23.0 paket programı aracılığıyla Mann-Whitney U, Kruskall Wallis ve Ki-Kare Testi; nitel verilerin analizinde MAXQDA Analytics Pro 2018 programı kullanılarak içerik analizi yapılmıştır. Araştırmada cinsiyet, yaş, eğitim durumu, yaşamlarını geçirdikleri yerleşim birimi, meslek, aile tutumu, sahip olunan çocuk sayısı, gelir düzeyi, aile yapısı, değişkenleri arasında anlamlı farklılık çıkmamıştır. Sahip olunan çocuğunun cinsiyeti erkek olan ailelerin istismarcıların karakteristiği boyutu ortalamasının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Meslek grupları ile aile tutumu, çocuk sayısı ve cinsel istismar ile ilgili eğitim alma durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Bu doğrultuda mesleği ev hanımı olanların %57,4’ünün aile tutumunun koruyucu olduğu; mesleği öğretmen olanların %51,1’inin çocuk sayısının 1 adet olduğu; mesleği ev hanımı olanların %89,7’sinin cinsel istismar ile ilgili eğitim almadığı söylenebilir. Ebeveynler, cinsel istismarcıların kişilik özellikleri ile ilgili olarak; psikolojik bozukluğu olan ve düşük özgüvenli kişiler olduğunu belirtmişlerdir. Sosyal çalışmacı ise cinsel istismarcıları genellikle psikolojisi bozuk, düzgün arkadaş ilişkisi kuramayan, asosyal, düzgün cinsel bilgi eğitimi olmayan, ağır baskı ve kontrol altında yetişen kimseler olduğunu belirtmiştir. Ebeveynler çocuk cinsel istismarcılarının yaş grubu olarak en fazla 35-60 yaş aralığındaki kişilerin olabileceklerini, bunun sebebini ise duydukları vakalarda bu yaş grubunun çok olmasına ve istismarcıların karakterlerini bu yaş aralığında ortaya çıkardıklarına bağlamaktadırlar. Ebeveynlere göre cinsel istismarcıların, çocuğa yakınlık derecesini sırasıyla en fazla; aile, yakın akrabalar ve komşular olabileceğini ifade etmişlerdir. Bu kişilerin çocuğa kolay ulaşması temel sebep olarak açıklanmıştır. Sosyal çalışmacı da cinsel istismarcıların yakınlık derecesini arkadaş, sevgili, tanıdık ve akraba olduğunu çünkü bu şekilde çocukların güven duyduğunu belirtmiştir. Ebeveynler, cinsel istismarcılar için; dış görünüşlerinin, eğitim düzeylerinin ve mesleklerinin ayırt edici özellik olmadığı konusunda ortak kanı belirtilmişlerdir. Sosyal yaşamları ile ilgili olarak istismarcıların yalnız ve asosyal olduğu düşünmektedirler. Ebeveynlerin istismarcıların çocuklara yaklaşım tarzına yönelik görüşleri; istismarcıların, olumlu, sevecen olduğu, çocuklarla iletişimlerinin güçlü ve iyi olduğu yönündedir. Ebeveynler istismarcıların çocukların güvenini; ikramlarda bulunarak, oyunlar oynayarak ve çocukları gezdirerek kazandıklarını düşünmektedir. İstismarcıların istismar için daha çok kuytu ve ıssız yerleri tercih ettikleri, bunun sebebinin ise toplumdan gizlenmek, fark edilmemek olduğu; bunu sırasıyla çocuklara ulaşılabilecek bir yer olduğu için parklar ve çocuğa ulaşmanın daha kolay olması sebebiyle çocuğun kendi evi veya odası olduğu düşünülmektedir. Ebeveynler, istismarcıların kendilerine ilgisiz anne-baba çocuklarını ve sessiz, sakin ve çekingen çocukları hedef seçtiklerini düşünmektedir. Sosyal çalışmacıda daha çok sevgisiz ve ilgisiz büyüyen çocukların hedef olarak seçildiğini belirtmiştir. Ebeveynlere yönelik istismar potansiyeli olan bireyler ve çocuklara yönelik önleyici tedbirler ile ilgili çeşitli kurum ve kuruluşlar ile işbirliği yapılarak bilgilendirme broşürleri, çevrimiçi ya da yüz yüze eğitimler verilebilir.
Anahtar Kelimeler: Cinsel İstismar, Çocuk cinsel istismarcıları, Çocuk, Ebeveyn, Sosyal çalışmacı
Parents' Knowledge on and Awareness of Child Sexual Abusers
Sexual abuse is pushing children into sexual acts that they cannot fully understand and that are not appropriate for their development. Sexual abuse hurts children deeply, and its effects are permanent. Sexual abusers approach children in places where children have contact in their daily lives, rather than in foreign places. Parents' knowledge of the characteristics of child sexual abusers is an important factor to protect children from abuse. This study aimed to investigate the awareness of parents who have children between the ages of 0 and 8 towards child sexual abusers. The study used explanatory sequential design, which is one of the mixed design types. The study used survey model, one of the quantitative research types, and explanatory case study, one of the qualitative research types. The researchers used convenient sampling in the selection of the quantitative research group, and snowball sampling in the selection of the qualitative research group. In this regard, the quantitative study group consisted of 258 parents with children between the ages of 0 and 8, the qualitative study group consisted of 26 parents and a person working as a social worker at the Child Monitoring Center. The study collected quantitative data using "The Scale of Knowledge and Awareness about Child Molesters (KACMS)" developed by Gönültaş and Sarıçam (2021). In collecting qualitative data, the researchers used interview technique using the "Semi-Structured Interview Form for Parents for Their Knowledge and Awareness of Child Abusers" and the "Semi-Structured Interview Form for Social Workers Working in the Child Monitoring Center" developed by the researchers. In the analysis of quantitative data, the researchers ran Mann-Whitney U, Kruskall Wallis and Chi-Square tests using the SPSS 23.0 package program. In the analysis of qualitative data, the researchers performed content analysis using the MAXQDA Analytics Pro 2018 program. The results indicated no significant differences between the variables of gender, age, education level, residential area where they lived, profession, family attitude, number of children, income level, and family structure. However, the results indicated that the median score of the abuser' characteristics was higher for families with a son. The results further determined statistically significant relationships between occupational groups and family attitudes, number of children and education on sexual abuse. In this regard, the results determined that 57.4% of those who were housewives had a protective family attitude, 51.1% of those who were teachers had one child, and 89.7% of those who were housewives had not received training on sexual abuse. Regarding the personality traits of sexual abusers, parents stated that they were people with psychological disorders and low self-confidence. The social worker stated that sexual abusers were generally people with psychological disorders, who could not establish proper friendships, who were asocial, who did not have proper sexual information education, and who grew up under heavy pressure and control. The parents further stated that the sexual abusers' degree of closeness to the child was most likely to be family, close relatives, and neighbors, respectively. The main reason was that these people can easily reach the child. The social worker stated that the degree of closeness of sexual abusers was friends, lovers, acquaintances, and relatives because this was how children felt trust. The parents expressed a common opinion that appearance, education level and profession were not distinguishing features of sexual abusers. Regarding their social lives, the parents thought that abusers were lonely and asocial. The parents' opinions about the way abusers approached children were that abusers were positive, affectionate, and their communication with children was strong and good. The parents thought that abusers gained children's trust by giving treats, playing games, and taking them around. The parents further expressed that abusers preferred secluded and deserted places for abuse, and the reason for this was to hide from society and not be noticed, and this was followed by parks, as they were places where children could be reached, and the child's own home or room, because it was easier to reach the child. The parents thought that abusers targeted children of indifferent parents, and quiet, calm and shy children. The social worker also stated that children who grew up without love and care were mostly chosen as targets. The researchers suggest that information brochures and online or face-to-face training can be provided in cooperation with various institutions and organizations regarding preventive measures for parents and individuals and children with the potential of abuse.
Keywords: Sexual abuse, Child sexual abusers, Child, Parent, Social worker