Bildiri Konusu:Okul Öncesi Çocuk ve Sosyal Çevre


Erken Çocukluk Eğitimi Paydaşlarının Sosyal-Duygusal İyi Oluşa ve Duygu Koçluğu Yaklaşımına İlişkin Farkındalıkları: Bir İhtiyaç Analizi Çalışması
Hayatın ilk yıllarındaki deneyimlerin, ilişkilerin ve bu dönemde çocuğa verilen eğitimin bireyin gelecekteki yaşamı üzerinde önemli etkileri olduğu bilinmektedir. Erken çocukluk döneminde sürdürülebilir istendik davranış değişiklikleri oluşturmak ve çocuğun gelişimini bütünsel bir biçimde desteklemek için çocuğun hayatındaki tüm paydaşların ortak bir tutum sergilemesinin etkileri, erken çocukluk dönemi uzmanları tarafından uzun yıllardır incelenmektedir. Çocuğun istendik davranışları kazanabilmesi ve sosyal-duygusal iyi oluşunun sürdürülebilirliği için en önemli unsur tüm paydaşların ortak bir tutum geliştirmesidir. Tüm okul yaklaşımını temel alan projelerde yürütülen çeşitli çalışmalar duygu koçluğunun eğitim ortamlarında kullanılmasının, okullarda duygusal sağlık ve iyi oluşu arttırdığını ve akademik başarı üzerinde de olumlu etkiler yarattığını ortaya koymaktadır Bu çalışmaların sonuçlarının birleştiği nokta, tüm okul yaklaşımının eğitim kurumlarında bütün paydaşların ortak dil oluşturmasına katkı sağladığı gerçeğidir. Çalışmalar son yıllarda duygu koçluğunun eğitim ortamlarında kullanılmasına yönelik yapılan önemli uygulama örnekleri olmakla birlikte, bu çalışmaların hiçbiri doğrudan okul öncesi eğitim dönemine yönelik değildir. Alanyazın incelendiğinde,duygu koçluğu ile sosyal-duygusal iyi oluşu bütünleştiren ve tüm okul yaklaşımına dayanan ne ulusal ne de uluslararası alanda yapılmış okul öncesi eğitim dönemine odaklanan bir çalışmaya rastlanılmamaktadır.
Bu bağlamda bu çalışmada erken çocukluk eğitimi paydaşlarının sosyal-duygusal iyi oluşa ve duygu koçluğu yaklaşımına ilişkin farkındalıklarını ve gereksinimlerini belirlemeye yönelik ihtiyaç analizi yapılması amaçlanmıştır.
Erken çocukluk eğitimi paydaşlarının sosyal duygusal iyi oluşa ve duygu koçluğu yaklaşımına ilişkin farkındalıklarını ve ihtiyaçlarını belirlemek için nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.
Bu araştırmanın çalışma grubunu; okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan okul öncesi öğretmenleri, okul müdürü, müdür yardımcısı, idari personel, diğer personel ve okul öncesi dönemde çocuğu olan anne-babalar oluşturmuştur. Türkiye’nin farklı illerinden gönüllüler arasından her paydaş grubundan ikişer kişi seçilmiştir. Böylece 24 veli, 24 öğretmen, 24 okul yöneticisi, idari personel ve 24 diğer personel odak grup görüşme gruplarına dahil edilmiştir. Katılımcıların duygu koçluğu, duygu düzenleme, öz düzenleme, psikolojik sağlamlık ve sosyal duygusal uyuma yönelik görüşlerini elde edebilmek amacıyla bu görüşmeler gerçekleştirilmiştir.Bu görüşmelerde Yarı Yapılandırılmış Odak Grup Görüşme Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde ise içerik analizinden faydalanılmıştır.

Görüşmelerde elde edilen verilerin analizine ilişkin bulgular ve sonuçlar şu şekildedir:
Katılımcıların duygu koçluğunun tanımına, başkalarıyla iletişimde duyguları ön plana alma davranışlarına ve başkalarının duygularını önemsemeye ilişkin bulguları incelendiğinde; duyguları anlama, duyguları kabul etme, duyguları ifade etme gibi becerileri tanımlamalarına karşın, içerik olarak bakıldığında bu becerilerin, yaklaşımın gerekliliğine uygun bir şekilde ifade edilmediği tespit edilmiştir. Bu kapsamda, katılımcıların hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını anlama, duyguları kabul etme, duyguları önemseme, duyguları uygun yollar ifade etme, duygularla baş etme becerilerinde yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadıkları ve ilişki süreçlerinde duyguların önemine yönelik farkındalıklarının geliştirilmesine ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Katılımcıların duygu düzenlemenin tanımına ve olumsuz duygusal tepkiye yaklaşımlarına ilişkin bulgular incelendiğinde; duygu durumunu uygun şekilde ifade etme, duygu durumunun farkında olma, duygusal tepkileri kontrol etme, olumsuz duygularla başa çıkma, duygu durumundaki değişikliklere uyum sağlama ve empati kurma becerileri konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadıkları ayrıca olumsuz duygusal tepki karşısında doğru uygulamalar ve yapılabilecekler konusunda desteğe ihtiyaçları olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Katılımcıların öz düzenlemenin tanımı ve önemine yönelik bulguları incelendiğinde; duygu düzenleme ve davranış düzenlemeye yönelik bazı ifadelerde bulundukları görülse de içerik olarak bakıldığında söz konusu hususlarda bilgi sahibi olmadıkları ya da tanım düzeyinde bilgiye sahip oldukları tespit edilmiştir. Öz düzenlemede düşünce düzenleme boyutuna ilişkin yöneticilerin tanım düzeyinde ifadelerde bulundukları, diğer paydaş gruplarının söz konusu hususta görüş bildirmedikleri görülmüştür. Bu durum, katılımcıların öz düzenleme kavramı içerisinde yer alan düşünce düzenleme başta olmak üzere, duygu ve davranış düzenleme becerilerinde yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadıklarını göstermiştir. Bununla birlikte katılımcıların, öz düzenleme becerisine sahip olmanın yaşamdaki önemine ve etkilerine yönelik farkındalıklarının yeterli düzeyde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Katılımcıların psikolojik sağlamlığın tanımı, sorun veya engelle baş etme, başkalarının karşılaştığı sorun/engel durumuna yaklaşımına ilişkin bulguları incelendiğinde; ortamın gerektirdiği koşullara uyum sağlayabilme, sorun/engel durumunu tanımlama, kabul etme, çözüm yolları araştırma ve uygulama süreçlerinde yeterli donanıma sahip olmadıkları tespit edilmiştir. Bu durumun katılımcıların başkalarının karşılaştığı sorun durumuna yaklaşımını da doğrudan etkilediği görülmektedir. Katılımcıların bu süreçte diğer kişileri destekleme, duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine imkân tanıma, çözüm bulma noktasında rehberlik sağlama gibi uygulamaya yönelik bilgi ve becerilerinin yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Katılımcıların sosyal duygusal uyumun tanımı, sosyal duygusal uyum ile ilgili karşılaşılan sorunlara ilişkin bulgular incelendiğinde; paydaşlardan yönetici ve öğretmenlerin sosyal duygusal uyumun tanımını diğer paydaşlar olan veli ve diğer personele göre daha iyi ifade etmiş olmalarına rağmen, sosyal duygusal uyum kavramının gerekliliğine uygun şekilde ifade edemedikleri sonucuna ulaşılmıştır. Paydaşların sosyal duygusal uyumu desteklemeye ve sosyal duygusal uyum sorunlarının çözümüne yönelik uygulamalarına ilişkin bulgular incelendiğinde ise katılımcıların, yaşam deneyimlerinden faydalanarak sorunlara çözüm bulmaya çalıştıkları ancak bu konuda yeterli bilgi birikimi ve donanıma sahip olmadıkları tespit edilmiştir.




Anahtar Kelimeler: Erken çocukluk, Duygu Koçluğu, Sosyal-Duygusal İyi Oluş, Tüm Okul Yaklaşımı, İhtiyaç Analizi